Ana içeriğe atla

Sevgiliye Ayna Hediye Etmek

Sevgiliye Ayna Hediye Etmek
            Bugün toplum yaşamında önemli bir yere sahip olan ayna sadece normal hayatta değil asıl özel hayatta çok önemli bir yere sahiptir. Kökeni Osmanlı zamanına dayanmaktadır.
Sevgiliye ayna hediye etmek, belki günümüzde önemini yitirmiş bir olgu olabilir, fakat gözümüzü kendi tarihimize çevirdiğimizde sevgiliye ayna hediye etmenin ne kadar anlamlı olduğunu görebiliriz.
            Eskilerde sevgililer buluşmalara giderken o zamanın şartlarına göre hediyeleşirlermiş, tabi bu da o zamanda olabilecek en güzel hediyenin ayna olduğudur. Malum bilindiği gibi o zamanlarda henüz telefon, bilgisayar gibi teknoloji ürünleri yoktu. Çoğu zaman sevgililerin birbirlerine hediye olarak ayna vermelerinin manası ise; “Sana güzelliğini yansıtacak daha güzel bir hediye bulamadım” demek oluyordu. Şimdilerde sürekli masraflara girip daha güzel hediye almak için birbirimizle yarışıyoruz fakat üzerinden biraz zaman geçmeden o eski olur yeni modelleri çıkar ve öncekinin bir anlamı kalmaz sevgililerin gözünde.
Mesela Osmanlı tarihine göz gezdirdiğimizde bu konu ile alakalı göreceğimiz şey bu olacak; Sevgiliye ayna hediye etmek demek, kişinin sevgilisinden daha güzel sevgili bulamadığını, güzelliğinin dillere destan olduğunu ve onun sevgisinden, güzelliğinden başka sevgi ve güzellik görmediğini ifade eder. Farklı bir manası ise “Dünyada senin güzelliğinin üstünde bir güzellik yoktur” demektir.
            Hz. Yusuf’u ziyarete giden insanların da yanlarında ayna götürdüklerine tarih sayfalarında şahit oluyoruz, manası da, “Ey Yusuf, Senin güzelliğinin tarifi olunmaz, senin güzelliğini taklit eden tek şey var o da sensin ve yalnızca ayna bunu yansıtabiliyor, tabi Hz. Yusuf’un güzelliğinin de dillere destan olduğunu bilmeyen yok. Ve Mevlana Mesnevisinde bu durumu şöyle açıklıyor okurlarına; “Varlığın aynası nedir? Yokluk. Varlık yoklukta görülebilir, bir yerde yokluk, noksan var mı? Orası, bütün sanatların, bütün hünerlerin aynasıdır.”           
Sevgiliye ayna hediye etmek, dünyaya onun gözüyle bakmak demektir. Nitekim bugün o sevgi ve aşklara çok nadir de rastlasak yine de karşımıza bu gibi örnekler çıkmıyor değil.
            Ayna ile alakalı ufak bir şiir;
“Bilemezsin, sana verecek bir armağanı ne çok aradığımı, hiçbir şey içime sinmedi. Altın madenine altın sunmanın ne anlamı var, ya da okyanusa su… Düşündüğüm her şey Doğu’ya baharat götürmek gibiydi. Kalbimi ve ruhumu vermemin bir yararı yok, çünkü sen zaten bunlara sahipsin. O yüzden sana bir ayna getirdim; kendine bak ve beni hatırla.

Ercan İlhan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Arapçanın Önemi

ARAPÇANIN ÖNEMİ Dil, insan hayatı için önemlidir, çünkü insani ihtiyaçlarını tek başına karşılayamaz ve mutlak olarak başkalarından yardım alarak çeşitli ihtiyaçlarını giderir. Yiyecek, giyecek, mesken, güvenlik gibi tüm ihtiyaçlarını başkalarıyla dayanışma ve iletişim halinde karşılar. Buradan insanın, başka insanlarla iletişim kurma gerekliliği ortaya çıkar ki işte bu iletişim aracı dildir. Dolayısıyla herhangi bir dili öğrenmek, o dili bilen insanlarla iletişim kurabilmek demektir. O nedenle “bir lisan bir insan” sözü manidardır. Ancak dil yalnızca bir iletişim aracı değildir. Aynı zamanda bir toplumun kültürünü, inancını, yaşam tarzını, hayat anlayışını ve düşünüş biçimini taşıma aracıdır. Örneğin, Japonca’yı bilmek, Japon kültürünü bilmeyi, bir Japon gibi düşünebilmeyi, Japon yaşam tarzını kavramayı gerektirir. Daha da ötesi dil, günümüzün modern dünyasında güçlü bir politik araç olarak kullanılmaktadır. Özellikle büyük devletler, kendi dillerini yaymak, başka ülkelerdeki g

Essentials of Anita Desai’s Lifetime (ANITA DESAİ'NİN HAYATI )

Essentials of Anita Desai’s Lifetime          Anita Desai was born in Mussoorie, India, 24th June, 1937. Her mother was German and her father  Indian and she obtained a degree in English Literature from the University of Delhi. Anita Desai is  a famous Indian writer. She is in her seventies. she is creative, imaginative, quick-witted, sensitive and  big-hearted. She always tries to express what she considers the truth.          She is married  and she has 4 children. She  lives in the United States, where she is Professor of Writing at Massachusetts Institute of Technology. She enjoys travelling, reading and working in her garden.  When she travels she goes to Mexico, Europe and occasionally to India. She says that having lived independently for 15 years in the West, she found she could not return to a dependent life in India except on visits.         Desai published her first novel, Cry The Peacock, in 1963. She considers Clear Light of Day (1980) her most autobiograph